NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
5 - (1514) حدثنا
يحيى بن يحيى
ومحمد بن رمح.
قالا: أخبرنا
الليث. ح
وحدثنا قتيبة
بن سعيد.
حدثنا ليث عن نافع،
عن عبدالله،
عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؛ أنه نهى
عن بيع حبل
الحبلة.
[ش
(حبل الحبلة)
قال أهل
اللغة: الحبلة
هنا جمع حابل.
كظالم وظلمة،
وفاجر وفجرة،
وكاتب وكتبة.
قال الأخفش:
يقال حبلت
المرأة فهي
حابل، والجمع
نسوة حبلة.
وقال ابن
الأنباري:
الهاء في
الحبلة
للمبالغة،
ووافقه بعضهم.
واتفق أهل
اللغة على أن
الحبل مختص
بالآدميات.
ويقال في
غيرهن الحمل.
يقال: حملت
المرأة ولدا
وحبلت بولد،
وحملت الشاة
سخلة ولا يقال:
حبلت. قال أبو
عبيد: لا يقال
لشيء من
الحيوان: حبل،
إلا ما جاء في
هذا الحديث.
واختلف
العلماء في
المراد
بالنهي عن بيع
حبل الحبلة.
فقال جماعة:
هو البيع بثمن
مؤجل الى أن
تلد الناقة ويلد
ولدها. وقال
آخرون: هو بيع
ولد الناقة الحامل
في الحال.
وهذا أقرب الى
اللغة].
{5}
Bize Yahya b. Yahya ile
Muhammed b. Rumh rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Leys haber verdi. H.
Bize Kuteybe b. Saîd de
rivayet etti. (Dediki): Bize Leys, Nâfi'den, o da Abdullah'dan, o da
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti ki, gebe devenin yavrusunun
gebeliğine kadar şartıyla yapılan satıştan nehî buyurmuş.
5 - (1514) حدثني
زهير بن حرب
ومحمد بن
المثنى
(واللفظ لزهير).
قالا: حدثنا
يحيى (وهو
القطان) عن
عبيدالله.
أخبرني نافع
عن ابن عمر.
قال:
كان
أهل الجاهلية
يتبايعون لحم
الجزور الى حبل
الحبلة. وحبل
الحبلة أن
تنتج الناقة
ثم تحمل التي
نتجت. فنهاهم
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم عن ذلك.
4
- باب تحريم
بيع الرجل على
بيع أخيه،
وسومه على سومه.
وتحريم النجش
وتحريم
التصرية.
{6}
Bana Züheyr b. Harb ile
Muhammed b. Müsennâ rivayet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dedilerki): Bize
Yahya yâni el-Kattân, Ubeydullah'dan rivayet etti. (Demişki): Bana Nâfi', İbni
Ömer'den naklen rivayet etti. İbni Ömer şöyle demiş:
«Câhiliyet devri
insanları deve etlerini birbirlerine gebe devenin yavrusu gebe kalıncaya kadar
(va'de ile) satarlardı. Gebe devenin yavrusunun gebeliği(nden murâd :) devenin
doğurması, sonra doğurduğu yavrunun da gebe kalmasıdır. Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) müslümanları bundan nehî buyurdu.»
İzah:
Bu hadîsi Buhârî, Ebû
Dâvûd ve Nesâî dahî «Buyu'» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Ebû Dâvûd 'un
rivayetinde satışın tefsiri yoktur.
İbni Esîr'in beyânına
göre (habel) kelimesi masdardır. Burada mahmule yâni hayvanın karnındaki
yavruya habel denilmiştir. Kelimenin sonundaki (ta) müennes alâmetidir, mübalağa
için getirildiğini söyleyenler de vardır. Terkîbdeki birinci habelden murâd:
Devenin karnındaki yavru, ikincisinden murâd da yavrunun yavrusudur.
Lisân ulemâsı habel
kelimesinin yalnız insanlar hakkında kullanıldığında ittifak etmişlerdir.
Onlara göre hayvanlar hakkında (hami) denilir. Ebû Ubeyd, hayvanlar hakkında bu
hadîsten başka hiç bir yerde habel denilmediğini söylemiştir.
Cezûr: Erkek veya dişi
bir deve demektir. Burada devenin zikredilmesi başka hayvanların bu hükümde
dâhil olmadığını anlatmak için değil, misâl kabîlindendir; yoksa sâir hayvanlar
da hüküm i'tibâriyle deve gibidir.
Ulemâ yasak olan bu
satıştan ne kasdedildiğini ta'ynı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir cemaate
göre maksat: Gebe olan deve doğurup onun yavrusu da doğuruncaya kadar beklemek
şartiyle yapılan satıştır. Nitekim hadîste de bu suretle tefsir olunmuştur.
İmam Mâlik ile Şafiî'nin ve onlara tâbi olanların mezhepleri budur. Bir takım
ulemâ : «Bu satıştan murâd: Hâmile olan devenin yavrusunu hemen o anda
satmaktır.» demişlerdir. Ebû Ubeyde Muammer b. Müsenna ile arkadaşı Ebû Ubeyd
el-Kaasim'in ve diğer lügat ulemâsının kavilleri de budur. İmam Ahmed ile İshâk
b. Râhuye dahî buna kail olmuşlardır. Mezkûr kavi lügate daha muvafık
görülmüşse de râvi İbni Ömer (Radiyallahu anh) hadîsi birinci kavle uygun
olarak tefsir etmiştir. Usûl-i fıkıh ulemasının muhakkıklarına göre zahire
muhalif olmamak şartiyle râvinin tefsiri tercîh olunur. Maamafih hadîsdeki:
«Câhiliyyet devri insanları ilâh...> şeklindeki tefsir cümlesinin müdrec olduğunu,
bu sözü Hz. İbni Ömer değil, râvi Nâfi'nin söylediğini iddia edenler de vardır.
Hâsılı hayvanın
karnıındaki yavru büyüyüp doğuruncaya kadar beklemek şartiyle satış yapmak her
iki tefsire göre bâtıldır. Çünkü birinci tefsire göre meçhul vadelidir;
binâenaleyh sahîh değildir. İkinciye göre ma'dûm, meçhul ve henüz mâlik
olmadığı, teslimden de âciz bulunduğu bir şeyi satmaktır; bu da caiz değildir.